Oyunculuğuyla ülkemizde tanınan, sevilen, hepimizin 'Selena'sı Rize'li Sinem Kobal'ı daha yakından tanıyacağınız bir röportaj
Beyaz mavidir denizin rengi. Çünkü beyaz kirlilikten uzaktır. İşte bu sebepten hem de beyazdır o enginlerin ıslak teni. Ona kara çalanlara inat, binlerce kirlilik savaşçısı vardır, başucunda nöbet tutan. Onca ısrara, onca hainliğe rağmen, solmayacak bu denizler. Bir fener gibi hep aydınlık, hep bembeyaz kalacak. Bizimle aynı görüşte olan genç ve ünlü oyuncu Sinem Kobal, kirlilik savaşçılarının daha çok arttırılması için, çocukları ve genç nüfusu işaret ediyor. Ona göre eğer geleceğimiz dediğimiz bu nesli bilinçlendirmeye yönelik faaliyetler yapılırsa, denizlerimiz kurtulabilir. Onun umudunun herkese ışık olmasını Vira olarak diliyoruz ve genç oyuncu ile gerçekleştirdiğimiz söyleşimizi sizin beyaz ellerinize bırakıyoruz.
Bize kendinizi anlatır mısınız?
Dört yaşında Yıldız Alper bale okuluna başlayıp, bale eğitimime sekiz yıl devam ederek, Royal Akademi'den diplomamı aldım. İSTEK Vakfı Özel Acıbadem Lisesi’ni 2001 yılında bitirdim. Ortaokulda öğrenci iken, okul basketbol takımıyla İstanbul birinciliği, sonra voleybol takımıyla ikincilik ve step birinciliği kazandım. Latin dansı ve Aikido sporuna devam ettim. Haldun Dormen'le Dadı dizisinde tanıştım ve tiyatro eğitimi almaya başladım. Müzikal ve tiyatro deneyimlerim oyunculuğumu geliştirmemde çok faydalı oldu. Şu an Beykent Üniversitesi Gösteri Ve Sahne Sanatları Bölümü son sınıf öğrencisiyim ve halen Meltem Cumbul’un ‘Eric Morris Metodu’ diye bilinen bir yöntemle oyunculuk dersi alarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Benim için öğrenmenin sonu yok.
Peki, sizi oyuncu olmaya iten neydi? Bale yaparken ilk sahneye çıkışımdan itibaren oyuncu olmaya karar verdim. 13 yaşında Dadı dizisine başladım ve Haldun Dormen'le tanıştım. Dizideki tüm oyuncuların katkısı çok büyük oldu bana, ciddiyetle işime önem vermeyi ve disiplini elden bırakmadan oyunculuğumu geliştirmeyi öğrendim.
Henüz yaşınız çok genç ve birçok sinema filminde rol aldınız. Oysa birçok oyuncu bu şansı yakalayamıyor. Yani bu şans mı sizce, yoksa yetenek mi? Her iki faktör elbette önemli, ancak sadece şans olsaydı bu zamana gelemezdim. Sorumluluklarımın farkındayım ve işime önem veriyorum. Çok çalışıyorum çünkü oyunculuk benim için gündemde kalmak ya da popüler olmak için bir araç değil. Eğitimimi tamamlayana kadar eteğimdeki taşları yavaş yavaş döküyorum.
Selena çocukların en sevdiği dizi haline geldi. Hatta çocuklar okullarında bile “Selena oyunu“ oynayamaya başladı. Büyük bir çocuk kitleniz var. Çocuk hayranlarınızla buluştuğunuzda onlar nasıl tepkiler veriyor. Size neler söylüyor. Çocuklarla iyi anlaşabiliyor musunuz?
Çocukların sevgisi muhteşem, onlar asla unutmuyorlar. Ve benimle birlikte büyüyen bir hayran kitlem var. Çocuklar çok doğal tepkiler veriyor içten ve samimi. Onların dünyasına erişebilmek bana çok büyük bir mutluluk veriyor. Çocukları çok seviyorum ve onlar da bunu anlıyor. Çünkü çocuklar yapay olanı ayırt edebiliyor.
En son “Romantik Komedi” adında bir sinema filminde oynadınız. Biraz filmden ve oynadığınız rolden bahseder misiniz?
Aslında senaryoyu okuduğumda yüzümde bir gülümseme vardı ve ben de kendimi iyi hissettim. Yaşam şartları çok ağır, insanlar pek çok sorunla stres altında koşturmakta ve biraz olsun insanları güldürüp, keyifli bir zaman geçirtmemize olanak sağlayacak bir senaryoydu. Sonuçta hangi koşulda olursa olsun, kadın ve erkeklerin yaşadığı hisler değişmiyor. Herkesi ortak noktada birleştiren yaşadığımız duygulardır ve senaryoda bu çok net bir şekilde veriliyor. Hem de sıcak ve samimi bir şekilde izleyiciye sunuluyor. Filmde oynadığım Didem çok neşeli bir karakter ve arkadaşlarına çok bağlı. Yaşadığı duygusal olaylar metropolitan şehirde insanların ilişkilerine de ayna tutuyor.
Öyleyse şimdi denizlere geçelim. Denizi sever misiniz, deniz sizin için ne demektir? Denize karşı büyük bir tutkum var. Deniz, yunus ve balinalar benim için çok anlam ifade eder. Tarifsiz bir sevgim var.
Sporla aranızın çok iyi olduğunu söylediniz. Çeşitli alanlarda birincilikleriniz de var. Peki, su sporlarıyla aranız nasıl? Yüzmeyi çok seviyorum ve iyi bir yüzücüyüm saatlerce yüzebilirim. Dalış kursları aldım ve aynı şekilde dalmayı da çok seviyorum. Ancak yoğun çalışma tempomdan vakit bulmak zor oluyor.
Deniz ürünleriyle aranız nasıl?
Tüm deniz ürünlerini severim aslında. Balık yemeğini tercih ederim.
Denizlerimiz birçok nedenden dolayı her gün biraz daha fazla kirleniyor. Sizin görüşünüz nedir?
Denizlerimizde canlı yaşamının sayıca ve türce giderek azalması, kentsel, endüstriyel ve tarımsal atıklardan kaynaklanan deniz kirliliğinin artması, kıyısal yapılaşmanın büyümesi ve aşırı avlanmanın önemli sonucudur. Deniz kenarlarında kurulan yerleşim merkezlerinin altyapı eksikliği ve kaçak yapılaşma ve atıkların denizlerimize boşaltılması su yaşamını her an kirletmeye devam ediyor. Yerel yönetim ve merkezi yönetimler yeterince çözüm üretemiyor diye düşünüyorum. Arıtma sistemlerinin geliştirilmesi ve çoğaltılması ayrıca cezaların arttırılması ve uygulanması da önemli ki caydırıcı olsun. İnsanoğlu doğanın dengesini bozmaya devam ediyor bu çok üzücü ne yazık ki.
Bir tekneye sahip olmak ister miydiniz? Bir teknem yok, ancak daha ileride bir tekneye sahip olmayı istiyorum. Çünkü tekne yaşamı başlıca bir kültür. Ancak henüz yeterince bilgim yok bu alanda. Profesyonel anlamda eğitim almayı çok isterim. Bunun için de fırsat yaratacağım zamanlara bırakıyorum bu isteğimi.
Biz milletçe de denize biraz uzağız. Yüzme, denizde vakit geçirme gibi aktiviteler kimi kesimlerce çokça yapılıyor ancak çoğunlukta böyle bir kültür yok. Deniz kültürünü yaygınlaştırmak için neler yapılmalı. Aslında coğrafi olarak denizlere sahip bir ülke olmamıza rağmen, yeterince deniz kültürüne sahip bir millet değiliz. Çocukları ve genç nüfusu bu anlamda bilinçlendirmeye yönelik faaliyetler ve okullarda bu alanda tanıtım ve bilgilendirme amaçlı oturumlar ve geziler, kurslar yapılmalı. Su yaşamdır ve geleceğimiz için çok önemli unsurdur. Kirlenen denizlerimizi korumalı, bu kirliliği engellemek için hem bireysel hem de toplumsal olarak elimizden geleni yapmalıyız. Ayrıca gelecek nesillerimize su sporlarını ve denizi sevdirip, onların deniz kültürü edinmelerine yardımcı olmalıyız. Okullara yönelik faaliyetler aracılığıyla deniz kültürünü tanıtmak için kampanyalar festivaller düzenlenebilir. Tıpkı Uluslararası Deniz Kültürü Festivali’nin yapmış olduğu gibi. Bence böylesi etkinlikler daha sık yapılmalı.
Vira Dergisi nasıl buluyorsunuz? Bence çok güzel bir dergi. Sanırım bu alanda fazla bir yayın yok. Daha çok kitlelere ulaşılmalı. Deniz kültürünün yaygınlaşmasına da vesile olduğunuzu görüyorum. Çok önemli konulara ışık tutup, denizler hakkında bilgi ve kültür sunmaya dikkat çekmişsiniz. Herkese ulaşabilmenizi ve başarılarınızın devamını diliyorum. Benim için gerçekten çok keyifli bir röportaj oldu.
alıntıdır.
En son ѕιηємвєякє tarafından Perş. Nis. 29, 2010 2:26 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Büyük bir çocuk kitleniz var. Çocuk hayranlarınızla buluştuğunuzda onlar nasıl tepkiler veriyor. Size neler söylüyor. Çocuklarla iyi anlaşabiliyor musunuz?
Çocukların sevgisi muhteşem, onlar asla unutmuyorlar. Ve benimle birlikte büyüyen bir hayran kitlem var. Çocuklar çok doğal tepkiler veriyor içten ve samimi. Onların dünyasına erişebilmek bana çok büyük bir mutluluk veriyor. Çocukları çok seviyorum ve onlar da bunu anlıyor. Çünkü çocuklar yapay olanı ayırt edebiliyor.
Yanii... En doğal olduğunu biz biliyoruz Sinem abla merak etme Biz de seni çooook seviyoruz; asıl hayran kitlen burda, seni seven kişiler.. Zaten sen de farkındasındır yapay ve doğal olanın da
arda_gs_cemre
SinemKobalFan♥Üye
Kayıt Tarihi : 05/08/09Mesaj Sayısı : 632Başarı Puanı : 1026Rep Puanı : 1