GÖNLÜ ZENGİN BİR MİNİK HAYRAN
Arda ve dos Santos hiç kimseyi kırmadan ve üzmeden ziyaretini tamamladı. Her isteyenle resim vermeye çalıştı. Hele ki o basının giremediği ve sadece çok az sayıda kişinin girebileceği bölümdeki sahneler inanın müthiş mutluluk vericiydi. Çünkü o minik kalpler öyle bir atıyordu ki iki ünlü futbolcuyu karşılarında gördüklerinde, hepsinin yüzünde yaşam sevinci vardı. Hayata bağlanma isteği gördüm gözlerinde. Kolay mı Arda Ağabeyi ve dos Santos gelmişti ziyaretlerine. Hemen iyileşmeli, ayağa kalkmalıydılar. Ne mutluluktu onlar için. Hele ki bir tanesi kafa bile tuttu Arda'ya. Düşünsenize, futbola hükmeden Arda'ya o kafa tutuyordu. Eminim ki orada verilen hediyelerden çok iki futbolcunun orada olması onları mutlu etmişti. Bir tane çocuğun küçücük elleriyle ''Al bu bir çift küpeyi kız arkadaşına ver'' demesi beni zaten kopardı. Düşünebiliyor musunuz o küçücük ve şifa bulmaya çalışan bedeniyle Arda Ağabeyi’ne bir hediye vermeyi hatta onu mutlu etmeyi düşünmüş. Üstelik onunla birlikte kız arkadaşını da. Ne mutlu bir duygu Arda ve Sinem için. Bence Sinem'in Arda'dan alacağı en güzel ve anlamlı hediye o bir çift küpe. Pırlantalardan daha değerli. Çünkü onun içinde pırlantadan, elmastan çok daha değerli bir sevgi yumağı var.
O kadar güzel ve anlamlı kareler vardı ki orada, inanın keşke o kareleri size gösterebilseydim. Ama bu kısımlar özeldi ve olmazdı. Arda'nın dediği gibi yanlış anlaşılır, lütfen çekmeyelim idi. Bana buradan kızsa da ben bunların bazılarını yazdım. Çünkü bunları yazarken bir magazinci gözüyle ya da reyting yapma edasıyla yazmıyorum. Bir anne olarak, bir kadın olarak, orada yaşanan duyguları sizin de anlamanızı istiyorum. Neden biliyor musunuz? Bence o çocuklara çok acımasız davranıyorsunuz. O gencecik milli formayı giymiş, zaten sorumlulukları bini aşmış gençliği ağır yargılıyorsunuz. Gençliğini yaşamadan sizin yaşayamadıklarınızı yaşıyor diye belki de cezalandırmaya kalkıyorsunuz ama o ne yapıyor? Bildiği doğru yolda devam ediyor. Çünkü o da biliyor ki üstüne aldığı mantoyu gerektirdiği şekilde taşıyor. Bunun da bir bedeli var. Bu bedeli de ödüyor. Bazen kız arkadaşına laf atıyorlar, bazen kendisine, bazen etrafına ama fark etmiyor. Çünkü kendi deyişiyle: “Bana kimse zarar veremez, çünkü ben işimi doğru yapıyorum” Kısacası altını ne kadar çamura batırırsanız batırın altın gene altındır. Bence de Arda başta yüreğiyle, inancıyla ve başarılarıyla altının ta kendisi. İsteyen istediği kadar çamura batırmaya çalışabilir Ama sonuçta altın altın olarak kalır. Çünkü anladığım kadarıyla mayası sağlam. Helal olsun sana Arda!
Senin için kötü diyecek kişi ya da kişiler ya seni kıskanıyordur ya yerinde gözü vardır ya da sana ulaşamadığı için çamur atıyordur. Zaten sen de bunları anlayacak olgunluktasın. Bunlar eminim ki seni yıldırmayacak aksine daha başarıya itecek sebepler. Çünkü unutulmamalı ki; önemli kişiler konuşulur. Sen de bizler için önemlisin. Gerisi boş
))))
Bu arada dos Santos'a da bayıldım doğrusu. O da çok şeker. Üstelik zavallıcık bir ara ezilme tehlikesi bile geçirdi diyebilirim. Ama hiç sesini çıkarmadan sessizce dolaştı ve ziyaretlerini yaptı. Ara sıra benim çekiştirmelerimle karelerde görünmeyi başardı. Kısacası ikisi de o kadar şekerdi ki etraftaki korumalar ya da şöförler ya da kim olduğunu bilmediğim kendisini Arda'yı korumaya adamış kişilerin havası daha fazlaydı. Sanırsınız ki onlar futbolcu.