"OYUNCULUKTA HER TÜRLÜ ROLÜ OYNAYABİLİRSİN AMA OYUNCUNUN BİR RİTMİNİN OLMASI ÇOK ÖNEMLİ" DİYOR SİNEM KOBAL.
Her oyuncunun yer aldığı proje doğrultusunda çeşitli hobilerini
geliştirmesinden yana. Küçük yaşlarda oyunculuğa başlayıp zamanla
kendini geliştiren güzel oyuncu Beykent Üniversitesi'nde Sahne ve
Gösteri Sanatları Yönetimi bölümünde okuyor. Kışın eğitiminden dolayı
film projelerini yaz aylarına bırakan Kobal, bu sezon dur durak
bilmeden çalıştı.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]'la yeni projelerini ve hedeflerini konuştuk.
google_protectAndRun("ads_core.google_render_ad", google_handleError, google_render_ad);
<table style="border-collapse: collapse;" bgcolor="#e9e9e9" border="0" cellpadding="5" width="100%"> <tr> <td>[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.][Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]</td> </tr> </table> |
-Küçük yaşta sektöre girmenizin yanı sıra Haldun Dormen, Gani Müjde,
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gibi önemli isimlerle çalıştınız…
'Dadı' dizisiyle birlikte Haldun Dormen Tiyatrosu'na girdim.
Elbette iyi isimlerle çalışmak bir avantaj ama sonrasında büyük bir yük
oluyor. Çünkü proje bittiğinde tek başına kalıyorsun. Sen değişiyorsun,
tipin değişiyor. Ama hep çalıştığım insanlarla ortaya koyduğum işler
doğrultusunda teklifler geldi. Her projede bir sonraki projenin alt
yapısını oluşturmuş oldum. Elbette bu da mesleki anlamda bana çok şey
kattı. 'Dadı'nın ardından
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ile 'Okul' filmini çektik.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]ile 'Lise Defteri', ardından 'Nefes Nefese' ve 'Selena' geldi. Şimdi
'Ayakta Kal' diye bir sinema filmi çekiyorum. 'Selena' üçüncü sezonuna
giriyor.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]'le
'Bingo' reklam filmi çektim. Annemle birlikte oynuyorum. 'Benim Annem
Dans Edemez'i sunmaya başladım. Yaz benim için hayli hareketli geçiyor.
Beykent Üniversitesi'nde Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi'nde
okuduğum için kışın çok çalışamıyorum. Bu nedenle işleri yaza
biriktirdim.
-Ailenizin tepkisi nasıl; oyunculuğunuza, yer aldığınız projelere karşı?
Uzun yıllar bale yaptım. Sosyal aktivite hayatımda hep vardı.
Yaşım küçük olduğu için başta televizyondan tedirgin oldular ama bu işi
mesleğim olmasına karar verdiğim zaman onlar da ikna oldu. Hiç ailemle
karşı karşıya gelmedim.
-Bugüne kadar sizi en güzel yansıtan proje hangisiydi?
Hepsi, hiçbirini ayıramam. Yolun çok başında görüyorum kendimi. Yer aldığım projeler cebime koyduğum güzel notlardır.
-Bale sonra dizi projeleri için Latin dansları, aikido, at binme
dersleri aldınız. İyi bir oyuncu olabilmek için hobilerin de
geliştirilmesinden yana mısınız?
Elbette. Oyunculukta vücut dili kullanıyorsunuz. Müzik, dans,
at binme... Bunları ne kadar bilirsen vücut dilin de gelişiyor. Dansın
en büyük etkisi ise ritim duygusu. Oyunculukta her türlü rolü
oynayabilirsin ama oyuncunun bir ritminin olması çok önemli.
-Hobi olarak uğraştığınız başka şeyler var mı?
Keyif aldığım şeyler var. Mesela bilmediğim yerlere gitmek,
fotoğraf çekmek, dalmak, son zamanlarda sörf keyif veriyor. Bazen kitap
okumaya ihtiyacım oluyor, bazen uyumaya, bazen sadece gezmeye...
-Şu aralar hangi dönemdesiniz?
İşten kafamı kaldırdığım anda kendi içime çekilip dinlenip
eğlenme dönemi diyebilirim. Uyuyorum, arada dalış ve sörf yapıyorum.
İnsanın kendini motive etmesi gerekiyor. Ben her dönem bana keyif veren
bir uğraş buluyorum.
-'Benim Annem Dans Edemez' yarışmasında sunuculuk yaparken
diğer yandan siz de annenizle bir projede yer aldınız. Enteresan
şekilde çakışmış projeler...
Yıllarca anne ve babalarımızdan bir şeyler öğreniyoruz. İlk kez
onlar sizden bir şey öğreniyor. Programın misyonunu çok seviyorum. Şunu
anladım ki anne ve babaların çocukları için yapamayacakları hiçbir şey
yok. Çocukları için dans ediyorlar ve geride güzel bir anı
bırakıyorlar.
-Oyunculuğun yanı sıra sunuculuk da yapıyorsunuz. Hangisi sizi daha iyi yansıtıyor?
Oyunculuk, sunuculuk, sinema filmi ve tiyatroda da yer aldım.
Hepsi farklı. Sunuculuk nadiren yapıyorum. Kendimi büyük perdede
izlemek en keyiflisi. Tiyatroda bire bir alkışları görüyorsun. Ancak
Türkiye'de büyük kitlelere ulaşmak sadece televizyonla oluyor.
-Kamera karşısında kendinizi nasıl hissedersiniz?
Motor denildiğinde her şey duruyor. Heyecanım olmuyor. Sanki
yıllardır bu işi yapıyormuşum gibi. Tabii ilk günden bugüne dağlar
kadar fark var ama bu mükemmeliyete doğru değil, kendime göre.
İnsanların değişimi sürekli devam ediyor. Yaptıkça öğrenilen bir iş.
Yaratıcılığının sonu yok, kendini keşfetmenle, yaptıkça kendine güvenin
geliyor. Ne kadar donanımlı olursan ol, elindeki projede hepsini
sergileyemezsin. Farklı projelerde içindeki yaratıcılığı ortaya koyma
imkanı buluyorsun.
-Kendinizi güzel bulur musunuz?
Kendimi aman aman güzel bulmam. Ama farklı bir yüzüm var.
Sarışın olduğumda farklı bir tarzım oluyor, kumral olduğumda farklı.
Değişebilen, kusurları olan, sıra dışı bir yüz yapım var. Bu da benim
avantajım. Ama mükemmel bir güzellikte değilim. Yüzüne bakılmayacak
kadar çirkin de değilim. Yüzün ve saçın değişmesi bir oyuncu için en
büyük avantaj. Ben hem yaşımı büyütebiliyorum hem de çocuk
olabiliyorum. Mesela 'Ayakta Kal' filmi için kumral oldum.
-Herkesin sarışın olduğu bir dönemde saçlarınızı neden kumral yaptınız diye soracaktım ben de...
Film projesi için yaptım. Beni çağırdıklarında ilk bunu
söylediler. Hayallerinde oluşturdukları kumral bir tipti ve benim
oynamamı istediler. Ben de senaryoyu okudum ve kabul ettim. Yasemin
diye bir karakteri canlandırıyorum. Ben çok memnun kaldım, umarım
izleyenler de beğenir. 26 Eylül'de vizyona girecek.
-Kabul ettiğiniz projelerde size yakın rolleri mi yoksa sizi zorlayacak rolleri mi oynamayı seçiyorsunuz?
Bugüne kadar bana benzeyen bir karakteri oynamadım. 'Selena',
hayali bir karakter. Sürekli pozitif, renkli giyiniyor; kolay gözükse
de çok zor. Çocuklarla yanlış bir tonda iletişim kurduğunda itici
oluyorsun, bunu sevmiyorlar. Aslında iyiyi oynamak da zor… Çıkış
aşaması biraz sancılı olmuştu. Çocuklar zor beğeniyor. Ama beğenirlerse
de senden vazgeçmiyorlar.
-Peki, bu kadar çok projede tercih edilmenizin nedeni sizce ne?
Çalışma disiplini çok önemli. Yetenekli olman, doğru projeleri
tercih etmen de... Güven vermek gerekiyor. Beni neden tercih
ettiklerini onlara sormak lazım aslında. Ama ben disiplinli olduğumu
düşünüyorum. Benimle çalışan insanlarla tekrar tekrar çalışmışızdır.
-Oyunculuğa dair en büyük hedefiniz nedir?
Oyunculuk yapıyor olmak benim en büyük hedefim. Yapmak istediğim
meslek bu. Bunun için her gün şükrediyorum. Her zaman geldiğim noktanın
üstüne çıkıp kalıcı olabilmek istiyorum. Bir numara olayım diye bir
derdim yok. Doğru zamanda, doğru işler yapmak benim için önemli.
-Çocuk oyuncu olarak başladınız ve sanki projelerle birlikte büyüdünüz...
15 yaşındayken bile olgun karakterleri canlandıracağım projeler
geldi ama istemedim. Bunun analizini kendim yaptım. Tamamen benim
seçimlerimle alakalı bir sonuç oldu. Hiçbir şeyi tüketmek istemedim.
Her şeyin zamanında güzel olduğunu düşünüyorum. 'Selena' projesi 30
yaşında gelseydi belki mühim olmazdı ama şu anda benim için çok önemli
bir proje. Yaptığım tercihlerden hiç pişman olmadım, umarım böyle devam
eder.
-Selena ile çocuk hayran kitleniz de arttı...
Yaptığınız her projede sizi izleyen insanlar tarafından bir
kitle oluşuyor aslında. Sekiz yıldır bu işi yapıyorum. Biraz üst üste
koyduğum, temellerini attığım şeylerin sonuca dönüşmesi gibi. Altyapısı
çok önceden hazırlanmıştı. Çocuklar da destek oldular, sağ olsunlar.
Çok emek harcanan dizilerin bile yayından kaldırıldığı bir dönemde
üçüncü sezonu görmek mutluluk verici.
-Bu rolle 'Türkiye'deki En İyi Kadın Oyuncu' ödülünü de aldınız değil mi?
Evet. Jetix'ten de ödül aldım. Aslında hiç ummayacağım kadar
ödül aldım. Kendi okulumdan, başka okullardan, vakıflardan ödüller
aldım.
-Peki proje başlamadan önce bu rol için en uygun kişi olduğunuzu düşünüyor muydunuz?
Böyle bir dönemde bunu kestirmek çok zor. Ama kaliteli bir iş
mi, sıradan bir iş mi olacak bunu bilebilirsiniz. Ben bu işin kaliteli
bir iş olacağını biliyordum. Başarı tek başına olabilecek bir şey
değil. Benim için tutup tutmamasından çok önemli insanlarla bir arada
olmak önemliydi. Tutması da mutlu etti tabii ki.