Adı şu sıralar Mehmet Aslan ile anılan oyuncu Sinem Kobal, All’a verdiği röportajda aşkın şifresini çözememekten dert yandı:
“Bu konu çok bilinmeyenli bir denklem. Ama evlenip çocuk sahibi olmanın çok güzel bir duygu olduğunu düşünüyorum.”
13 yaşında sektöre adım atıp çocuklara yönelik projelerle popülarite kazanan Sinem Kobal, artık tam anlamıyla genç ve alımlı bir kadın gibi görünüyor. Ama söylediğine göre içindeki çocuk baki! All dergisine konuşan oyuncu, zaman zaman “sevimli çocuk” ile “seksi kadın” arasında gidip geldiğini açıkladı: “Kendimi çok saldığım, kendimi aradığım dönemler de var, çok güçlü, çocuksu ya da dişi olduğumu hissettiğim dönemler de...”
Keşfedilerek mi girdin bu piyasaya?- Ben bir gezmeye çıkayım da beni görüp keşfetsinler; böyle bir şeyin olması hayaldir, neredeyse imkansızdır. Ben dört yaşında baleye başlamıştım. Benimle birlikte bale yapanların çoğu ya konservatuvarda bale eğitimi almaya devam etti ya da tiyatroya geçti. Bir arkadaşım da reklam filminde oynadı. Onu görünce ben de heveslendim. Annemle babama söyledim, ama ciddiye almadılar. Ben de cast ajansına fotoğrafımı yolladım. Üç ay sonra beni “Dadı” için çağırdılar. Teklif gelince ortalık karıştı. Ama yine de gidelim bari, nasıl olsa seçilmez rahatlığı vardı onlarda. Seçmelere girdim...
O jüride kimler vardı?- Haldun Dormen, Kenan Işık, Fatih Aksoy.
Aileni nasıl ikna ettin?- Haldun Dormen ikna etti diyebilirim. “Ben hem tiyatroya alıyorum hem de diziye” dedi. Bu şekilde hem tiyatroya hem televizyona başlamış oldum. O dönemde gerçekten iyi bir sosyal aktiviteydi benim için, ama sonraları tabii ailemin neden endişelendiğini çözdüm. O yaşta popülariteye sahip olup sonra onu kaybedersen neler hissedebileceğimi anladım... Burada aile çok önemli. Bu işten etkilenecek şekilde yaşamama izin vermediler. Zaten çok sonra okula giderken yolumu kestiklerinde anladım.
Kaç yaşındaydın bu popülariteye sahip olduğunda?
- 13 yaşındaydım.
Devamı nasıl geldi?- “Lise Defteri” ve “Okul” filmi. Sonra “Nefes Nefese” ve “Selena”. O da üçüncü sezonunu oynuyor. Benim için her şeyi bir arada yapmaktansa az ve öz yapmak daha önemli.
Kariyerin açısından “Selena”yı nasıl değerlendiriyorsun?- Özellikle benim için çok önemli bir proje. Belki 30 yaşında oynasaydım önemli olmazdı ama 19 yaşında böyle bir projede olmak büyük bir kariyer adımı.
Hedef kitlenin çocuklar olması seni kaygılandırmıyor mu? - Aslında yaptığın her başarılı iş üstüne yapışır. Bunu silmenin tek yolu bir sonraki projende daha da başarılı olman... O yüzden böyle tedirginlikler yaşamak yerine nasıl daha başarılı işler yapabilirim diye düşünüyorum.
Tabii ki projelerin başarılı ama hedef kitle genelde hep çocuk ya da genç...- E çünkü 22 yaşındayım. Tüketmenin anlamı yok.
Yetişkinlere yönelik bir işte yer almayı düşünüyor musun?- Artık 22 yaşına geldim ve oynayacağım roller daha olgun karakterler olacak. Her şeyin bir zamanı var, yavaş yavaş... Dizide 22 yaşında bir karakterim, “Ayakta Kal” filminde ise 16 yaşında birini canlandırdım. Yani yaş konusunda bir sıkıntım yok. Farklı yaşları canlandırabiliyorum. Tipim çok kolay değişiyor.
HEDEF SİNEMA, ARAÇ TELEVİZYONBu çekimde ilk kez kadınsı ve seksiydin. Senin için bir şeyleri değiştirecek mi bu çekim?- Bir projede cebimdeki her şeyi dökemem. Bilmedikleri bambaşka yönlerim var, bunlar da zamanla ortaya çıkacak.
Sunuculuk da yapıyorsun. İleride isminin önünde hangi sıfatın olmasını istersin?- Sinema oyuncusu. Sinema çok daha önemli... Kitlelere hitap etmek istiyorsan en önemli araç televizyon, o yüzden hepimizin yolu ister istemez oradan geçiyor. Ama kendimi dev ekranda görmek ve daha kalıcı olmak benim için önemli.
Sen iki sinema filminde oynadın, ikisi de okul filmiydi...- Evet, ama o eleştirilen filmler sinema sektörünü ilerletti. Farklı bir izleyici kitlesi kattı. Hiç sinemaya gelmemiş insanları sinemaya getirdi. Yok saydığımız birçok şey sayesinde sektör dönüyor şu anda.
Çocuklara rol modeli olduğunun farkında mısın?- Evet, çünkü etrafımda birçok ufak Sinem görebiliyorum. Ne konuşursam, ne giyersem, ne yaparsam takip ediliyor...
Peki, bunun verdiği sorumluluk biraz daha ihtiyatlı yaşamana sebep oluyor mu?- Ben zaten evde vakit geçirmeyi, geri planda durmayı seven, bundan keyif alan biriyim. Ben Sinem olarak oynadığım bütün rollerden farklıyım ve gerçek Sinem’i görmelerine gerek yok.
Örnek aldığın biri var mı? - Birebir örnek aldığım biri yok. Her kişinin o dönem içinde kendine göre doğruları var. O doğrular onun doğruları. Benimkiler farklı. Birebir o kişiyi taklit edersen olmaz...
Peki, o zaman şöyle diyelim: Bir sonraki çalışmasını merakla beklediğin isimler var mı?Çağan Irmak ne yaparsa çok güzel olacağını biliyorum. Onu merak ederim. Bir de Gülse Birsel. Ama daha böyle birçok isim vardır. Özellikle gençlerden. Galiba bir kuşak değişimi var. Oyuncular, senaristler, yönetmenler hep yeni jenerasyondan.
ÇOCUKSU YANIMI HİÇ KAYBETMEDİMAilenle mi yaşıyorsun?- Evet, ama başka bir evim daha var. Orayı dekore ediyorum şu anda.
Nerede evin?- Ataşehir’de. Aslında bu yakaya geçmem lazımdı ama gene orada kaldım. Objektif saldırıları orada daha az.
Egon yüksek midir?- Aslında etrafımdakilere sormak lazım ama bence değil. Çünkü egosu yüksek olan insanlarla asla anlaşamıyorum.
Kendini kadınsı ya da seksi hissediyor musun?- Kendimi çok saldığım, kendimi aradığım dönemler de vardır, çok güçlü, çocuksu ya da dişi olduğumu hissettiğim dönemler de...
Şu anlamda soruyorum ergenliği geçtiğin ve değiştiğin dönemdesin. Bu değişimi hissediyor musun?- Her dönem kendimle ilgili bir şeyleri keşfedeceğimi biliyorum. şu an 22 yaşındayım ve çok çok farklı yönlerim ortaya çıkıyor. Ama çocuksu yanım hiç geçmedi.
AŞK ÇOK BİLİNMEYENLİ BİR DENKLEMTanınmış biri olmak ilişkilerini zorlaştırıyor mu?
- Mutlaka insanların bir önyargısı oluyor. Beni tanıdıklarını düşünüyor olabilirler ama ben ekranda ya da sokakta gördükleri kişi değilim.
Aşıkken nasıl biri olursun?- Bu konu çok bilinmeyenli bir denklem olduğu için sana yaşatacakları da çok farklı olabiliyor.
Evlilik ve çocuk sahibi olmak konusunda ne düşünüyorsun?- Çok güzel bir duygu olduğunu düşünüyorum, ama benim için daha zamanı var. Hayırlısı neyse o olsun. Hayatta her şeye gereken önemi vermek lazım. Sadece işe düşkün birisi, biraz acımasızlaşabiliyor. O yüzden bir şeyleri tamamlamak lazım. Aile biraz daha vicdanlı olmanı, işinde daha kontrollü ve güçlü olmanı sağlıyor. Sabit bir yöne gitmektense her şeyi gerektiği kadar tatmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Umarım bunu başarabilirim...
Anne olursan da işine devam etmeyi düşünüyor musun?- Evet, 50 yaşıma geldiğimde de bu işi yapmak istiyorum.
Not:All dergisinin röpörtajının çoğu burda .